Tasarım mı , İşlevsellik mi ?

Tasarım ve mühendisliği, birbirinden ayrılmaz kavramlar. Saatin, zamanı gösteren bir alet olmasının ötesinde, aksesuar ve takı olarak algılandığı günümüzde modacıların ve yaşam tarzı yaratmak isteyen dünya markalarının da etkisiyle, hergün yeni saat tasarımları piyasaya çıkıyor.

 

Değişik, orijinal ve uçuk tasarımlar çoğu zaman mühendisliğine dikkat edilmeden piyasaya sürülüyor. Saatin taşınması, kullanımı ve fonksiyonelliği ise hiç düşünülmüyor. Yeni tasarımlar şüphesiz ki olmalıdır ancak sırf farklılık ve yenilik yaratarak satışları arttırmak amacı ile imal edilen uçuk ürünler kullanışlı olmadığı sürece daima baş ağrısı yaratır.

blog yazı2 1

Mühendisliği dikkate almayan tasarımların sabun köpüğü kadar ömrü var. Tasarımcılar ile mühendisler arasındaki bu ikilem Bauhouse ekolünde* açıkça ifade ediliyor: “Fonksiyonel değilse güzel değildir! Güzel değilse fonksiyonel olmak ne işe yarar ! “

blog yazı2 3

 

Movado’nun ‘The Movado Museum Watch’ adlı modeli, 1947 yılında Bauhaus ekolünden etkilenen Nathan George Horwitt tarafından tasarlanmış, sanatsal ve yenilikçi özellikleri nedeniyle dünya genelinde önde gelen 20’den fazla müzede sergilenmiştir. Tasarım ve mühendislik harikası olması dolayısıyla günümüzde de halen popülerliğini korumaktadır.

Mühendislerin ve tasarımcıların anlaştığı ürünlerde ise zamana meydan okuyan tasarım harikaları ortaya çıkar. Bu modeller her zaman yenidir ve kalıcıdır. Bazı saat modellerinin ana hatlarının yıllara meydan okumasının nedeni de budur. Bu saatler, paranızın tam karşılığıdır ve her ortamda zevkinizi ve kişiliğinizi en iyi şekilde yansıtır.

*Bauhaus; 20. yüzyılda mimari, tasarım, sanat alanlarında yeni akımlar yaratmış bir okuldur. Walter Gropius tarafından kurulduğu zaman dünyanın en seçkin ve çağdaş mimarlarını, sanatçılarını, biraraya getirerek, yalnızca bir eğitim kurumu yaratmamış, aynı zamanda bir üretim merkezi ve tüm bunların konuşulup tartışıldığı bir yer haline gelmiştir.
Bauhaus’un kuruluşundaki ilk hedef kombine bir mimarlık okulu, zanaat okulu ve güzel sanatlar akademisi yaratmaktı. Savaş sonrası Gropius’a göre yeni bir mimari stil başlamalıydı. Daha fonksiyonel, ucuz ve kalıcı ürünlerin üretildiği bir stil. Böylece Gropius sanat ve zanaatı birleştirerek, fonksiyonel ve sanatsal ürünler yaratmak istiyordu.

797 defa okundu

5,777 total views, 2 views today

Tasarım mı , İşlevsellik mi ?” için bir yorum

  1. Gropius hayranı birisi olarak izninizle kısa bir antitez oluşturmaya çalışacağım. Endüstriyel tasarımcıların nihai tasarımlarını belirleyen fonksiyon içerisindeki en ağırlıklı değişkenin yatırımcı olduğu kanaatindeyim. Dolayısıyla tasarımın formu ağırlıklı olarak karını en yüksek seviyeye çıkarma gayesi güden yatırımcı isteklerine göre belirleniyor. Çirkin olduğu aşikar ürünler ortaya çıkabiliyor. “Form fonksiyonu izler, basit olan güzeldir” önermesi çirkin ama ölçek ekonomilerince kolayca üretilebilecek ürünleri pazarlamak için kullanılabiliyor. Üreticiler Bauhaus ekolünü manipüle ederek insanlara son derece çirkin endüstriyel ürünler satıyorlar, residance loft adı altında kutulardan oluşmuş daireleri arzu nesneleri haline getiriyorlar.

    20. yüzyıl öncesinde basit olan güzel değildi. Basit olan sıkıcıydı. En son Art Neuveau ekolünde karışık ve organik bir tasarım zanaat ile hayata geçirildi fakat böyle bir tasarım anlayışının sürdürülebilirliği, üretim yöntemi ve maliyetler nedeniyle olanaksızdı. İnanın post modern bir sergiye gittiğimde midem bulanıyor. GİMAT toptancılar sitesinden alınmış ve rastgele dağıtılmış karton kutulara ve eski 37 ekran televizyondaki karıncalı çıplak kadın görüntüsüne insanlar hayran hayran bakıyorlar. Bir “sanatçının” elinden çıkmış bu şeylere sahip olmak için insanlar para bile veriyorlar. Minyatür takozlara benzeyen telefonları, sırf üretim bandı buna olanak sağladığı için basit şekilde üretilen ürünleri insanlar beğeniyorlar.

    Fakat istisnaları görmezden gelirsek mekanik saat tasarımı konusunda durum farklı. Sanırım bu tüketicilerin sayesinde.

Bir cevap yazın